31 Ocak 2012 Salı

BAY VE BAYAN KIL :)

Roald Dahl... Roald DAHL... RoaLd DaHL... Keşke bu ismi de üç kere söyleyince karşımıza çıksa ve "Napıyorsun?" dese :) ben de ona büyülenmiş gibi gözlerimi kocaman yaparak baksam :)



Bir sürü kitabı var ama sanırım en çok bilineni filme de çekilmiş olan "Charlie'nin Çikolata Fabrikası"...
Benim şimdi okuduğum kitabı da "The Twits" ,Türkçe olarak da "Bay ve Bayan KIL" denilen kitabı. Pek eğlenceli pek keyifli. Bu iki kişi arasındaki "ayak kaydırma" oyunları da pek düşündürücü :)



Orada aklıma takılan bir parağraf vardı,bir paylaşayım dedim:
" If a person has ugly thoughts it begins to show on the face. and when that person has ugly thoughts every day, every week, every year, the face gets uglier and uglier it gets so ugly you can hardly bear to look at it..."
hatta aşağıda aşama aşama bu durum resimlenmiş pek de hoş olmuş :) aklından kötü fikirler geçenlere buradan duyurulur :





hmmmmmmmmm.... benim böylesi bir sorunu olduğunu sanmıyorum. aklımdan geçenler varsa yoksa; pembe minderde uyumak, yemek yemek, kalorifer peteğinde uyumak, yemek yemek, koşturmak, su içmek, arada biraz kumla oynamak, yemek yemek, sandalye minderinde uyumak ... :) hangisi kötü olabilir ki :)

25 Ocak 2012 Çarşamba

BAŞKA DİLLERDE KEDİCE :)

 Evet belki Türkçe konuşuyoruz/yazıyoruz ve "kedi" diyebiliyoruz,ancak başkaca memleketlere keşfe çıktığımda ne yapacağım? Burada kafama eserse bana doğru koşarak gelen ve "Kediiiiiii" diye bağıranlara karşı gardımı alıyorum peki ya ellerde ne yapacağım diye düşünürken "www.squidoo.com/Cat-Humor" adlı sitede buna bir çözüm buldum.
gezmek istediğim dünyanın bir kısmı "gezilmiş" haritası :P

Afrikaans - Kat
Arabic - Kitte
Armenian - Gatz
Bahasa Malay (Indonesian & Malaysia) - Koo Ching
Basque - Catua
Cantonese - Maow
Chinese - Mao
Danish - Kat
Dutch - Kat
English - Cat
Egyptian - Mait
Estonian - Kass
Filipino - Pusa
Finnish - Kissa
French - Chat
German - Katze
Greek - kata
Hindi - Billie
Icelandic - Kottur
Italian - Gatto
Japanese - Neko
Korean - Koh Yang Ee
Latin - Felis or Cattus
Norwegian - Katt
Polish - Kot
Portuguese - Gato
Rumanian - Pisica
Russian - Kot
Spanish - Gato
Swahili - Paka
Swedish - Katt
Tamil - Poo Nai
Thai - Maa Oh
Turkish - Kedi
Vietnamese - Con Meo
Welsh - Kath
Yiddish - Gattus & Chatul


Benim favorim tabii ki "Maow" :) Hangi dilde olduğunu bilmediğm bir diğer "kedice" : "Mİ-HA-HO" :)

19 Ocak 2012 Perşembe

ASIL HIRSIZ KİM :)


Ben bu hırsızlık işlerini hiç sevmem. Kendinin olmayan herhangi bir şeye sahip olmaya çalışmak içimi burkar, ürkütür. Elbette ki sokakta yaşayan arkadaşlar arasında çetin bir yaşam mücadelesi vardır ama hiç kimse bir diğerinin yiyeceğini yan gözle bakmaz hani en azından bakmamaya çalışır :)
Biraz tesadüfen de olsa elime geçen bir kitabı paylaşmak istedim bu soğuk günlerde. Kaloriferin ısısından daha çok ısıttı içimi. Bu yazıyı okuyunca lütfen deli gibi kitapçılara saldırmayın çünkü kitap “tükenmiş” görünüyor. Tabii ben tüketmedim. Ben sadece keşfettim :)

Bu kadar uzun bir girişten sonra gelelim malum kitaba. Adı: “ASIL HIRSIZ”. Yazarı: William Steig. Şrek karakterini hatırlayanlar varsa işte onun yaratıcısından diye de reklam yapabilirim. Kapak da aynen şöyle :


Bir Keşif :)


Krallık Hazine Dairesi’nin Başmuhafızı görevini büyük bir ciddiyetle yapan kaz Gawain için işler bir gün değişir. Hazinenin önemli parçaları tek tek kaybolmaya başlar ya da diyebiliriz ki aslında çalınmıştır! Peki, bu hırsızlığı kim yapmıştır? Hazine dairesinin anahtarı sadece herkesin güvenini kazanmış kaz Gawain ve Kral Basilde vardır. Bütün oklar ikisine çevrilmişken ve kimse koooooca kralın kendi hazinesini çalma ihtimalini aklına bile getirmezken “suçlu” elbette Gawain olmuştur. Peki ya hazine sanıldığı kadar da güvenli değilse? Hani şöyle minicik bir farenin içeri girip çıkmasına olanak verecek boşluğu varsa?


İşte o zaman bizim meşhur hikaye başlar; dostluğun bir nevi imtihanıdır aslında. Bu sınavdan kalanlar o kadar çok ki… Neyse ki Gawain’in kalbi kocaman.



Hikayenin tamamını anlatmaya niyetlenmiştim ancak düşündüm ki işin özü orada değil. Benim içimi ısıtan hikayedeki –saçma sapan bir şekilde sadece insanlara özgü olduğu düşünülen- duygular. Dostluk mesela başrolde. Düş kırıklığı da var yanında. Sanırım en çok sevdiklerimize kırılıyoruz. Peki o malum önyargılarımız? Her şey ortada ve apaçıkken bile “Ben sana güveniyorum” diyebilmenin dayanılmaz hafifliği nerede ? İşte tam da bu hikayede.
Asıl hırsız kim peki? Dostluk mu güvensizlik mi yoksa suçluluk mu?



Sahi hırsızlık demişken, geçenlerde mutfak tezgahının üzerinde unutulmuş bir parça peyniri midemle paylaştığımı söylemesem yine de “hırsız” sayılır mıyım? :)

Kitaptan:

“Gawain, hep büyük bir mimar olmayı düşlemişti ve Kral’ın seveceğine emin olduğu yeni bir saray üzerine görüşleri vardı. Yumurta biçiminde olacaktı bu saray- ideal biçim yumurtanın biçimiydi çünkü.”

Tüm Gawain’lere ve sizlere sürpriz olması umuduyla tüm Derek’lere öpücükler, mutlu günler …

Kitaptan sonraki halim :




15 Ocak 2012 Pazar

KAR : MİNİK BEYAZ PAMUĞUM :)

Sabah gözlerimi açtığımda bir de ne göreyim her taraf bembeyaz olmuş. bu kadar çok pamuğu kim dökmüş sokağa şaşırdım önce. sabah mahmurluğuydu bu tabi, patilerimle gözlerimi ovalayınca anladım ki bunlar pamukçuk değiiiiil...kaaaarrrrr :P 

pencereyi açmaya çalışırken yakalanmış olabilirim :)


 sonra tabi ki kendimi attım sokaklara, hani pek de sevmem dışarısını ama :P kara ayak bastığımda aklıma ilk gelen "çizmeli kedi" ve benim sahip olmadığım çizmeler oldu :) yine de karda dışarıda gezinmenin keyfi için çektiğim fotoğraflara göz atabilirsiniz ama tabii o an'ı yaşamak gibi olmayacaktır :)

minik pamukçuklar yorulduklarında dinlenmek için ağaçların dallarına bırakırlarmış kendilerini...

                                               
                                                          hele ki yakından bakınca :)


bakalım minik beyaz pamuğum başka nerelere konmuş, keşifteyim :)

ÇİZMELİ KEDİ

Ben de uzun zamandır kendime çizme almak istiyordum, malum havalar soğuk her yer kar(oraya da birazdan değineceğim)
Vizyona yeni giren "Çizmeli Kedi" filmini kaçırmak istemedim.


Dostluk, ihanet, macera, komedi... ne ararsanız var. bazı sahnelerde o kadar çok şaşırıyorsunuz ki :)


                         Keyifli zamanlar geçirmek isteyenler, bu filmi SAKIN ka-çır-ma-yııııııın ...



11 Ocak 2012 Çarşamba

İST-AN-BUL :)

İstanbul'da an'ları bul'maya gitmiştim, o yüzden de yazı işlerime pek bakamadım.
Tam bıyıklarıma ve patilerime layık keyifli zamanlar geçirdim, yemekler yedim, arkadaşlar edindim. tabi keşif de yapmayı ihmal etmedim...neler mi yaptım?

 
Eminönü
 aslında biraz kafam karıştı gezerken ne nerdeydi kim kime bakıyordu hangi köprüden nereye geçtiydim vs... yukarıdaki fotoğrafta eminönü var (tabi sadece bir kısmı), güvercinler de henüz uçmuyor. yoksa benim onları kovaladığımı mı düşündünüz...aman ne ayıp :P

şaşkın balıkçı :P
 gezdiğim yerlerin çevresinde deniz vardı,nerden mi tanıdım? mideme inmeyi bekleyen balıklardan tabii ki :) bir de bu şaşkın balıkçı abi vardı,balık yerine oltasını gemiye takmış olan :P


 öğle yemeği...mmmmm...balık...mmmm. benimle yemeğini paylaşan tüm eminönü balıkçıları misafirlerine ve müşterilerine teşekkür etmek isterim. bir de küçük hatırlatma : ekmek ve ota gerek yok, ben balığı sade de yerim :P

tramvay
 keşif 1: Tramvay... kısacık mesafeleri yürümeye üşenenler için özel olarak yapılmış bu araçlar. hem benim binmeme de izin verdiler, gerçi parasıyla değil mi :)


dali-mali :P
keşif 2: Salvador Dali... tanısam kesin çok severdim hatta poz bile verirdim resmimi yapsın diye ancak o beni ne garip şekillere sokardı orasını bilemem,sanatçıya ve alakasız olacak ama şoförün işine karışılmazmış :) dali sergisinde amma çok eser vardı. yalnız hiç bizleri düşünmemişler hep yukarılara asmışlar resimleri ona biraz bozuldum :( ama mekan güzeldi,gizemli böyle :)

veeee son olarak; bloguma eklemeye söz verdiğim arkadaşım Nani, kendisini Tünele yakın meydanda müzik seslerinin arttığı güzel kokulu yemeklerin kokusunun azaldığı köşede bulabilirsiniz. daha başka dostlarım da var tabii,onlar da başka sefere :) 

NANİ :p